Eskişehir Sanat Derneği, Eskişehir´deki ressamların ve fotoğraf sanatçılarının atları tanımaları, onları eserlerine taşımaları daha başarılı eserler vermeleri için Mahmudiye´deki Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı At Harasına gezi gerçekleştirdi.
Ağaçların çiçeklenmeye, yerlerin yeşermeye başladığı ilkbaharın ilk günlerinde atları kalın, beyaza boyanmış borularla çevrilmiş gözün görebildiği kadar geniş büyük çayırlarda bir arada görmeye başladık. İlk önce atlar çok uzaklarda idi. Onları fotoğraflamamız için tele objektifli makineleri olanlar fotoğraflayabilecek kalanımız bir şey yapamayacak diye düşünürken uzaktan bizleri gören atlar bir anda coşarak, oynaşarak hatta birbiriyle yarışarak bizlere doğru koşarak geldiler ve önümüze sıralanıp sanki “hoş geldiniz” der gibiydiler. Görevli: “Bunlar bir yaşında taylarımız” diye tanıtırken onlar geri dönüp yine bizlerden oynaşarak gittiler tekrar bize doğru geldiler. Defalarca yüzümüze, fotoğraf makinelerimize bakarak poz verdiler. O an atların insanlarla dostluğunu bir kez daha gördük. Daha sonra iki yaşındakiler, analar, babalar yani damızlık aygırlar, kısraklar, iki üç günlükten on beş günlüğe kadar yeni doğmuş taylar.
Eskişehir sanatçıları atları yakından tanıdı, fotoğrafladı fotoğraflarken Melih Cevdet Anday´ın Köroğlu´nun Kıratından Muhammed´in damadı Ali´nin Düldürü´ne, İskender´in Hint kızları gibi derin bakışlı dediği Kephalus´una kadar anlattığı “Troya Önlerinde Atlar” şiirini de anımsamışlardı. Sizler de o şiiri bir yerlerde bulup okuyun! Atlar insan gibi, duyguları var, bakışları yarınız gibi…