Lületaşımız dünyanın en ender işlenebilir taşlarından biridir. Onun için “Beyaz Altın” falan denilir ve Eskişehir’e özgü bir taştır. Yerin 50 – 130 metre kadar derinliklerinden zahmetli ve ilker çalışmalarla çıkarılır. Eskişehirli yaratıcı eller bu taşı el emeği göz nuru ile işleyerek, değerlendirip, kendine özgü sanat eserine dönüştürmektedirler. Böylece Lületaşı Eskişehir’de çıktığı kadar sanat eserine dönüştüğü için Eskişehir’in sembolü olmuştur. Eskişehir’e yolu düşenden ya da oradan gelenlerden bir kolye, küpe, ağızlık, tesbih, pipo,biblo getirmesi beklenir.
Lületaşı, Eskişehir’de kendi sanatını yaratmış bir çok sanatçısının elinde gelişmiş. Bunun yanında Eskişehir’in istihdamına katkısı olduğu kadar ülke ekonomisine de önemli döviz getirisi var. Ne var ki Eskişehir Lületaşına yeteri kadar sahip çıkamıyor, sorunlarına çözümler üretemiyor hatta tanıtamıyor. Hala Lületaşı işleri el sanatımı, çarşı sanatımı, sanat mı, zanaat mı? Bunu bile çözemiyor. Bütün sorunları da bu soru ile düğümlenip kalıyor.
Lületaşımızın sorunları hep günlük ekmek derdindeki işleyenlerine bırakılmış. “Hem işle, hem yaratıcı ol yeni modeller, eserler üret, hem de sorunlarını çöz ve tanıt” denilmiş. Oysa bir kurumu olması gerekiyor. Bu kurum lületaşının sanatsal yanından başlaması gerekiyor. Bunu da 2002 yılında kurulan Eskişehir Sanat Derneği üstendi.
Eskişehir Sanat Derneği, Eskişehir’de tüm sanat alanlarında sanata ve kültürel değerlere sahip çıkmak, sorunlarına çözümler üretmek, sanatçıların sanatsal gelişmelerine katkıda bulunmak ve her yaşta herkesin sanatla ilgilenmelerine ortam yaratmak amaçıyla kurulmuştur ve daha kurulurken Eskişehirin değerlerine nasıl sahip çıkacağını tüzüğüne yazarak başlamıştır. Kurulur kurulmaz da bünyesinde “Lületaşı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Birimi”ni oluşturarak Eskişehir’de Lületaşına bilinçli çalışmaları yapacak kurum olmuştur.
Bu birimin yaptığı işlere baktığımızda; önce “Lületaşı Arşivi” çalışmasını görürüz. Lületaşı üzerine bugüne kadar yayınlanmış kitap, makale ve değişik üniversitelerde yapılmış tez çalışmaları bir araya getirilmemiştir. Eskişehir Sanat Derneğinde bunu görüyoruz. İkinci çalışma alanı 2004 yılında başlattığı “Takı Atölyesi” çalışmasıdır. Burada yeni donanımlı sanatçılar kazanılmak, unutulmuş eski modelleri araştırıp hayata kazandırmak, yeni model tasarımlarında geliştirme çalışmaları yapmak. Tabi bu çalışmaları zaman içersinde sergilerini açmak. Üçüncü çalışma; ilkini Haziran 2005’de gerçekleştirdiği “Lületaşı Sempozyumları” düzenlemekle sorunlarını tesbit etmek ve lületaşını konuşmak. Dördüncüsü; Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıklarının protokolleri çerçevesinde okullarda görsel ve uygulamalı çalışmalarla öğrencilere lületaşının tanıtımının gerçekleştirilmesi. Beşincisi; Lületaşının görsel arşivinin yaratılması ve belgelenmesi amacıyla 2009 yılında başlatılan ve geleneksel hale getirilen “Lületaşı Fotoğraf Yarışması”
Ayrıca; Eskişehir Sanat Derneği yayını “Eskişehir Sanat” dergisinin sayılarında lületaşıyı konu alan, sanatçılarını tanıtan yazı vemakaleler yayınlamaktadır. Her yıl Şubat ayında onbeş alanda verilen verilen “Eskişehir Sanat Ödülleri” arasında “Yılın Lületaşı Ödülü” nü de diğer sanatların arasında vermektedir.
Görürdüğü gibi Eskişehir’de, Eskişehir Sanat Derneği, sessiz sedasız Lületaşımıza bilinçli çalışmaları başlatarak sahip çıkan kurum olmuştur. Bu çalışmaların sonuçları önümüzdeki günlerde peş peşe görürmeye başlayacaktır…